yalnız bırakılmadım zaten hep yalnızdım. yaşadığım onca talihsizliğe ve kötü kaderime rağmen verdiğim mücadele çevremdeki herkes tarafından gıpta edilmiş ve çoğu kişi tarafından kıskanılmışımdır. acaba bir de diğer insanlarla eşit kulvarda olsaydım neler yapardım...

5cm. ile kaybettiğim kriter.

hayatımda her on yılda bir gerçekleşen. bu seferki de hayal kırıklığı ile sonuçlandı. bir sonraki on yılda görüşmek üzere...

benim bu. şunu söyleyebilirim ki günümüz ilişkilerinde hiçbir faydasını görmüyorsunuz. karşınızdakinin gözünde bu sizi daha değerli biri yapmıyor. artık ne yazık ki aşkların kriterleri başka taraflara evrilmiş durumda. eskiden "sevdiğim için ne verebilirim" ler artık "bu bana ne verebilir" e geldi. etrafa karşı bir görüntü verme bir vitrin gösterme furyasıdır almış başını gidiyor.

ama olsun. yine de bütün bu sentetikliğin içinde değişmemeye kararlıyım. geri kafalıyım yani. zaten çocuksuyumdur, işinize yaramam. siz gidin, ben gelmiyorum.

2010 yılı dönemi takip ettiğim güzel bir facebook sayfasıydı. neredeyse beni bile şair yapacaktı. hala devam ediyor mudur ne durumdadır bilmiyorum. o dönem ki ruh halim ve yaşadıklarımla hayatımda hoş bir hatırası vardır.

aldatıldığını öğrenip eşinin diğer insanlarla ilişki yaşamasına göz yuman insanların kendine saygısı yoktur. ne sevgi ne çocuk ne de herhangi birşey ailesini bırakıp o rezil yaşantıyı seçen birini terketmemek için mazeret olamaz.

bir dönem rıhtım caddesine çıkan sokaklarının birinde oturmayı çok istediğim mahalleydi.

yine hangi kızdan yüz bulamadın delikanlı?

bugün haberlerde direklere tırmanan bir adam görürseniz bilin ki o benim;

görsel

hemen hemen herkes bunu yapıyor ama bence hoş birşey değil. çünkü hem karşınızdakini kırabilirsiniz hem de alınan hediyenin bir anlamı kalmaz. beğenmeseniz bile nezaket gereği birkaç kere kullanıp bırakmalı insan.

eskidendi bunlar. saf ve temiz aşkların sevmesiydi. doğru olandı. şimdi ise en kısa sürede bir piç erkekle aldatılmaya neden oluyor. yazık.

çok mu şey istedim sözlük? şöyle aile terbiyesiyle yetişmiş, oturmasını kalkmasını bilen, örfünü adetini ramazan'ını bayramını bilen, aile ilişkilerine önem veren, birlikte televizyon izlerken mandalina soyacak, işinde gücünde hanım hanımcık bir kız. hepsi bu.

ne zaman sıra bana gelecek diye uzun uzun düşündürür.

görüldüğü üzere kızılay'a yok denecek kadar az para verilmişken lösev gibi kendini ispatlamış ve verdiği sağlık hizmetleriyle bir dönem sağlık bakanlığını bile kıskandırmış bir vakfa verilen para unicef'e verilen paradan daha az. ülkede ciddi bir güven sorunu var. bir türk vatandaşının kendi ülkesine duyduğu güven uluslararası kurumlara duyduğu güvenden daha az. bu çok vahim bir durum.

mel mel'in yaptığı mal mal yorumları okudunuz. işin aslı şudur ki aylardır kendi başarısızlıklarına bahane olarak öne sürdükleri yabancı hakem uygulamasına geçildikten sonra bu maçta tökezlememizi düşünüyorlardı ama minik kuşlara daha önce yaşattığımız yüzlerce hayal kırıklığına bir yenisini daha ekleyerek rakibi farklı bir skorla ezip geçtik. şimdi de görüldüğü üzere artık suçlayacak başka birşey bulamadıklarından rakibi maçı satmakla suçluyorlar. siz iflah olmazsınız. akp'den hiçbir farkınız yok. nasıl ki onlar yaşanan her felakette kutuplaşmayı kullanarak sanal bir düşman yaratıp toplumu ona yönlendiriyor ve sorumluluktan kurtuluyor siz de aynısını yapıyorsunuz. böyle devam ettiğiniz sürece de başarıya ulaşamayacaksınız. çünkü şapkanızı önünüze alıp biz nerede hata yapıyoruz diye düşünmüyorsunuz.

dünkü maçta galatasaray ilk yarı çok kötü bir oyun ortaya koydu ve o oyuncularla o şekilde oynamaya devam etseydi puan kaybı kaçınılmazdı. ama okan hoca ikinci yarı kerem ve aurier gereksizlerini oyundan çıkararak yerlerine kaan'ı ve ziyech'i aldı. böylece takımın dokuz kişi oynamasını engelledi. barış'ın da sol kanata geçmesiyle galatasaray oyunu domine etti. bunda barış'ın ve ziyech'in bireysel başarılarının payı çok büyük. ilk yarı hesapsızca koşan alanyaspor ikinci yarı özellikle ikinci golün de verdiği moral bozukluğuyla oyundan iyice düştü ve üstünlük tamamen galatasaray'a geçti.

biz oyunu bu gözle okuyoruz ve hatalarımızı ona göre düzeltiyoruz. sizin gibi hayali komplo teorilerinin peşinden koşmuyoruz. işte bu yüzden her zaman sizden daha başarılıyız.

çok klas bir oyuncu fakat istikrarı yok. bir maç çok iyi bir maç kötü. canım isterse oynarım havalarında. zaten bu huyu olmasa galatasaray'a bırakmazlardı bunu. şu an ispanya'da veya italya'da falan olurdu.

bir programda caner taslaman'ın madara ettiği kişi. caner hoca tartışmayı öyle bir hale getirmişti ki ebubekir sifil deve sidiğini savunmak zorunda kalmıştı. caner hoca da suudilerin internette sattığı bir kavanoz deve sidiğini çıkarıp masaya koymuş ve din bu değil demişti. efsane kapak olmuştu.

birkaç yıl öncesine kadar tarafsız kaliteli bir haber kanalıydı. geçen yıl ki seçimlere birkaç ay kala birdenbire 180 derece çark ederek yandaş bir kanal oluverdi ve bütün prestijini kaybetti. çalıştırdığı bütün gazeteci ve programcılar teker teker kanaldan ayrılarak başka kanallara geçti. beni en çok şaşırtan ise saynur tezel'dir. nasıl o kanaldan ayrılmayıp kendisi de bir yandaş oldu anlayamadım. hiç beklemezdim açıkçası.

gitsin kendisine köpek muamelesi yapacak bir şerefsiz bulsun. bunlara ancak öyle adamlar yaranır. deveye diken insana ...

liliith denen yazardı. hey gidi günler.